30 Ağustos 2012 Perşembe

Gölge Kadın

Bazen her şey üst üste gelir. Kaçacak yer ararsın ama bulamazsın. Işığı kapatır  odanın ortasında oturursun. Nedenini bilmediğin bir hüzün dolar içine. Işıkları açar pencerenin önüne gidersin. Ne yaparsan yap aydınlatamazsın içini. Zamanla boğarsın kendini , kendi kendine.


Sevgililer günü..

14 şubat.. Ne kadar anlamsız. Sevgililer günüymüş. Aşk hergün özel. Neden bir güne sıgdırılmak istensin ki aşk,saçma. Bu seninle konuşmadan geçirdigim sıradan günlerden biri. Neden degişsin ki? Sen degişmeden,ben seni sevmekten vazgeÇmeden hiç bir şey eskisi gibi olmaz,olamaz. Nedeni çok açık aslında o kadar çok hata yaptım ki, seni o kadar çok sevdim ki elimde kalan tek şey yazdıklarım oldu. Daha bir hafta önce senin için göz yaşı döktüm. Ama sıradan olan ben degildim,gözyaşlarım degildi. Sendin. Geçen sene 9 şubatta sana yazılarımı verdigimde, hayatımda pişman oldugum nadir şeylerden birini yaptım. Sense hiç düşünmeden beni kullandın. Sebebini bilmiyorum. Açıkcası bilmekte istemiyorum. Ben seni aştım sevgilim. Ama seninle her gözgöze geldigimde kendimden biraz daha uzaklaşıyor,sana yaklaşıyorum. Bunu istemiyorum. Yine acı çekmek,yine üzülmek yine sana yazmak istemiyorum. Ne yazık ki hiçbir şey asıl gerçegi degiştirmiyor. Sen, senin askın benim bütünleyenim olmuş. Seni sevmeden yapamıyorum. Sana sahip olamamak,sana dokunamamak canımı yakan ama bir amacım oldugunu bana hatırlatan tek şey. Bir sebep arıyorum. Soruyorlar bana neden diye. Bilmiyorum. Cevap veremiyorum insanlara. İşte bunu seviyorum,seni seviyorum. Bunu söylemekten nefret ediyorum. Ama vazgeçemiyorum senden,vazgeçemiyorum sevmekten. Bugün bugün 14 şubat, bugün günlerden sen, sevgililer günü.

Sen değil ben..

Aslında acıyorum sana. Ben seni severken,seni deli gibi severken senin gözünde bir hiç olmak. Ne durumda oldugumu tahmin bile edemezsin. Etmek içinde ugraşmadın zaten. Silip attın. Denemeden,dinlemeden silip attın. Bunları yazmak hiç kolay olmadı ama bak işte yazıyorum. Artık özgürüm. Seni sevmek en büyük hatamdı,en büyük günahımdı. Seni gördügümden beri dünya benim içln cehenneme dönmüştü. Ama artık dur demenin zamanı geldi. Bunca zaman çektigim acılar ve mutluluga duydugum özlem hepsi geçti, hepsi bitti. Geriye kalan tek şey bu yazı. Sena aşık oldugum zamanlara nazaran mutlu olan bu yazı.

İmkansız diye düşünürdüm ama degilmiş. Bak oldu işte. Şimdi rahatça bitti diyebiliyorum. Bittin. Çok şey yaşattın bana ama bunların arasında mutluluk hiç olmadı. Mutlu olmak..unuttum sanırım. Ama hatırlamanın zamanı geldi. Herşeyin degiştigi bu noktada mutluyum. Mutluyum..


Hayatıma girdiginden beri mutlulugun tek anlamı sendin. Bu da degişti. Artık benim için mutluluk , sen hariç herşey. Senin haricindeki herşey beni mutlu etmeye yeter.


Ben bunları hissederken,yazarken aslında tek kaybeden sensin,sadece sen. Bu sefer kazanan benim. Sen kaybettin. Bu sefer mutluluk benim,mutlu olan benim.

Zaman mı ?

Daha ne kadar dayanabilirim buna bilmiyorum. Hergün saatlerce aynı ortamdayken nasıl uzaklaşabilirim senden. Nasıl? Çok kolay gibi gelebilir sana ama hiçte kolay degil. İnsan kendinden,benliginden uzak durabilir mi? Ruhundan canından kopabilir mi? Hiç sanmıyorum. Sen hiç kendine küsmeyi denedin mi? İşte benim hergün yapmaya çalıştıgım şey bu. Sana yani bana küsmeye,uzaklaşmaya çalışıyorum. Başarmak istiyorum bunu ama çok zor. Kolay olması beklenemezdi zaten kolay olsa bu kadar acıtmaz, bu kadar yıpratmazdı. Kolay olsa çoktan vazgeçmiştim senden. Kolay olsa çoktan bırakmıştım nefes almayı. Çünkü seni sevmek nefes almaktan farksız. Seni sevmek aynı senden nefret etmek gibi. Çünkü senden nefret ederken bile seni özlüyorum,seni düşünüyorum. Senden nefret ediyorum demiştim ya buda onun başka bir degişi. Kelimeler farklı ama özne ve ifade ettigi anlam aynı. Sen ve aşk. Aynı şeyde denebilir aslında. Ben aşkı senle ögrendim. Sana aşkla baglandım. Ama hala neyine baglandıgımı anlamış degilim hani. Belki bakışlarına belkl dokunuşuna. Belkide sadece sen oluşuna. Seni sen yapan şey beni sana aşık etmeye yetmişti. Beni kendine baglamıştın. Üstelik bunu istemeden yapmıştın. Farkında olmadın ve hiç Düşünmedin. Belkide farketseydin herşey daha farklı olabilirdi. Gerçekten bilmiyormuydun ? Yoksa herşeyi bilinçli ve son derece acımasızca mı planladın? Farketmiyor aslında sonuç ortada;aşıgım sana.

Mesela ben..

Mesela ben etrafimda olan iyi kotu anilari paylastigimiz insanlari kiramiyorum. Onlara hayir demek sanki onlari def etmek gibi algiliyorum. Eger onlarda benim gibi algilar ve bana kirilirlarsa buda bana aci verir. O yuzden hayir demiyorum. Kimseden bana benim onlara davrandigim gibi davranmasinida beklemiyorum. Biraz saygi ve biraz anlayis istiyorum. Insanlara ne kadar yakin olursan iliskinin bir yerden kopma olasiligi daha cok oluyor. Birbirine yeterli yakinligi kurmus aradaki mesafeyi korumus insanlar cok kolay kopamaz birbirlerinden yada kolayca yitiremezler aradaki bagi. Ama bir anda bir tek o , sadece o diye dusunen insanlar arasinda olusan en ufak bir catlak hem aradaki kopruyu yok eder hemde kisa surede aceleyle olusturulmus dostlugun temellerini yikar. Kurulmasi zaman alan dostluklarda , olusturulmakta acele edilen dostluklarinki kadar kolay olmasada ufacik bir catlak tum yasanilanlari yok eder ve yerini sessizlige birakir. Yillarca gorusen arayi acmadan fazlada yakinlasmadan yurutulen iliskiler her gun araliksiz konusan yada surekli ona bagli kalmayi gerektiren dostluklardan daha uzun omurludur. Fakat yikildiginda sizi aci icinde kivrandiranda kisa omurlu olandir.